Tağut Nedir? Tağut hakkında islami bilgi
İslam terminolojisinde yer alan "tağut" (طاغوت) kavramı, geniş anlamıyla sınırı aşan, haddi tecavüz eden, Allah’tan başka ibadet edilen veya doğru yoldan saptıran her türlü varlık ve otoriteyi ifade eder. Arapça kökenli olan bu terim, İslam geleneğinde derin teolojik ve ahlâkî anlamlar taşımaktadır. Kur'an-ı Kerim'de yer alan kullanımları ve İslam âlimlerinin yorumları çerçevesinde tağut kavramı, hem teolojik hem de sosyo-politik bir olgu olarak ele alınmıştır.
Tağut kelimesi, Arapça "ṭaġâ" (طغى) kökünden türemiş olup, bu kök "azmak, sınırı aşmak, isyan etmek" anlamlarına gelir. Râgıb el-İsfahânî’nin el-Müfredât adlı eserinde "ṭaġâ" kökü, sınırı aşan, isyan eden, haddini tecavüz eden anlamında tanımlanmıştır. Lisânü’l-Arab’da ise kelimenin özellikle azgınlık, taşkınlık ve sapkınlık anlamlarına geldiği ifade edilmiştir. Bu anlamlardan hareketle "tağut", hem maddî hem de manevi anlamda sınırı aşan her türlü otoriteyi, putu, şeytanı ve sapkınlığı ifade etmek için kullanılmıştır.
Kur'an-ı Kerim'de tağut terimi sekiz ayette doğrudan, tuğyan (tuğyân) kavramı ise otuz dokuz ayette dolaylı olarak geçmektedir. Bu kullanımlarda tağut, Allah'tan başka ibadet edilen ve insanlar üzerinde otorite kuran her türlü varlık ve gücü ifade etmektedir. Tağut teriminin geçtiği ayetlerde özellikle şirk, küfür ve sapkınlığa atıf yapılır.
Kur'an'da tağut teriminin kullanıldığı ayetlere bakıldığında, şu temel mesajlar öne çıkmaktadır:
Nahl Suresi 36. Ayet: Her ümmete bir peygamber gönderildiği ve bu peygamberlerin temel amacının insanları tağuttan uzaklaştırarak sadece Allah'a kulluk etmelerini sağlamak olduğu belirtilir. Bu ayet, tağutun insanları sapkınlığa ve şirk koşmaya yönelten bir güç olduğunu vurgular.
Zümer Suresi 15-17. Ayetler: Bu ayetlerde, Allah’tan başkasına ibadet edenlerin hem kendilerini hem de etkiledikleri kişileri hüsrana sürükledikleri belirtilir. Allah’tan başkasına ibadet etmek, tağuta teslim olmanın bir göstergesidir ve bu, ebedî hüsrana götüren bir yoldur.
Bakara Suresi 256-257. Ayetler: Dinde zorlama olmadığı, ancak doğru yolun sapkınlıktan ayrıldığı vurgulanarak, tağutun reddedilmesinin ve Allah’a inanmanın insanları en sağlam kulpa bağlayacağı ifade edilir.
Bu ayetlerden yola çıkarak, Kur'an'da tağut kavramının Allah’tan uzaklaştıran her türlü otorite, güç ve varlık olarak tanımlandığı söylenebilir. Tağut, insanların Allah’a kulluk etmelerinin önündeki engel olarak kabul edilir.
İslam âlimleri, tağut kavramını özellikle Allah’tan başka tapınılan varlıklar ve otoriteler için kullanmışlardır. Klasik tefsir kaynaklarında tağut, genellikle putlar, şeytan, sihirbazlar ve zalim otoritelerle ilişkilendirilmiştir.
Taberî ve İbn Kesîr gibi büyük müfessirler, tağut kelimesinin geçtiği ayetlerin tefsirinde, bu kavramı şirk, sapkınlık ve Allah’a karşı gelme olarak yorumlamışlardır. Özellikle Nisa Suresi 60. ayette geçen tağut, Allah’ın hükümlerine aykırı hareket eden zalim otoriteler ve düzenlerle ilişkilendirilmiştir. Bu bağlamda, tağutun sadece putlar ve şeytan değil, aynı zamanda İslam hukukuna aykırı olan her türlü sistem ve düzen olduğu ifade edilmiştir.
İmam Mâtürîdî de tağut kavramını geniş bir perspektifte ele alarak, Yahudilerin ve Hristiyanların sapkın inançlarının tağut kapsamına girdiğini belirtmiştir. Nisa Suresi 51. ayette yer alan "cibt" ve "tağut" kelimelerinin, Yahudilerin dinî liderleri olan Huyey b. Ahtab ve Kâ‘b b. Eşref’e işaret ettiği ifade edilir. Bu bağlamda, tağutun sadece putlarla sınırlı bir kavram olmadığı, sapkın sistemleri de içerdiği anlaşılmaktadır.
Tuğyan, tağut kavramının türediği kök olan "ṭaġâ" fiilinden gelir ve sınırı aşma, azma, taşkınlık anlamlarında kullanılır. Kur'an'da Firavun’un azgınlığına atıf yapılan ayetlerde (örneğin, Taha Suresi 43. Ayet) tuğyan kavramı geçer ve bu kavram, zalim otoritelerin Allah’a isyan edip insanları saptıran tutumlarını ifade eder. Firavun, Kur'an’da en bariz tağut örneklerinden biri olarak gösterilmiştir.
Tağut terimi hadislerde de yer almakta ve genellikle putlar, şeytan ve batıl inanç sistemleri için kullanılmaktadır. Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde ve Tirmizî’nin Sünen’inde geçen hadislerde, tağutların üzerine yemin edilmesinin yasaklandığı belirtilmiştir. Câhiliye dönemi putlarına, özellikle Lât ve Uzzâ'ya yapılan atıflar, tağut kavramının putperestlikle olan ilişkisini pekiştirmektedir.
Hadislerde tağutun çoğul formu olan "tavâgīt" kelimesi de geçmektedir. Bu hadislerde tağutlar, putlar ve sahte ilahlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), tağutların ve putların üzerine yemin edilmesini men ederek, Müslümanların yalnızca Allah’a yönelmelerini istemiştir.
Modern dönemde tağut kavramı, özellikle siyasi ve sosyo-politik bir terim olarak yeniden canlanmıştır. 1979 İran İslam Devrimi sırasında Ayetullah Humeyni tarafından Batı emperyalizmi ve Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı bir slogan olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda, tağut, İslam karşıtı olarak görülen kişi, kurum, sistem ve ideolojilere yönelik bir eleştiri aracı haline gelmiştir.
Günümüz düşünürlerinden Abul A'la Mevdudi, tağut kavramını sadece Allah’a isyan eden değil, aynı zamanda iradesini aşan bir varlık olarak tanımlamıştır. Bu geniş kapsamlı tanım, tağutun modern siyasi ve toplumsal sistemlere karşı bir eleştiri aracı olarak kullanılmasına zemin hazırlamıştır.
Tağut kavramı, İslamî terminolojide sınırı aşan, sapkınlık ve isyan içinde olan her türlü varlık ve otoriteyi ifade eder. Kur'an-ı Kerim'de sekiz defa geçen bu terim, özellikle şirk, küfür ve zulüm ile ilişkilendirilmiştir. Sünni İslam’da tağut, Allah’a isyan eden her türlü put, zalim otorite ve sapkın dinî liderler olarak tanımlanmıştır. Modern dönemde ise tağut kavramı, Batı emperyalizmi ve İslam karşıtı politikalarla ilişkilendirilerek sosyo-politik bir anlam kazanmıştır.
Tağut kelimesinin Etimolojik Köken
Tağut kelimesi, Arapça "ṭaġâ" (طغى) kökünden türemiş olup, bu kök "azmak, sınırı aşmak, isyan etmek" anlamlarına gelir. Râgıb el-İsfahânî’nin el-Müfredât adlı eserinde "ṭaġâ" kökü, sınırı aşan, isyan eden, haddini tecavüz eden anlamında tanımlanmıştır. Lisânü’l-Arab’da ise kelimenin özellikle azgınlık, taşkınlık ve sapkınlık anlamlarına geldiği ifade edilmiştir. Bu anlamlardan hareketle "tağut", hem maddî hem de manevi anlamda sınırı aşan her türlü otoriteyi, putu, şeytanı ve sapkınlığı ifade etmek için kullanılmıştır.
Kur'an'da Tağut Kavramı
Kur'an-ı Kerim'de tağut terimi sekiz ayette doğrudan, tuğyan (tuğyân) kavramı ise otuz dokuz ayette dolaylı olarak geçmektedir. Bu kullanımlarda tağut, Allah'tan başka ibadet edilen ve insanlar üzerinde otorite kuran her türlü varlık ve gücü ifade etmektedir. Tağut teriminin geçtiği ayetlerde özellikle şirk, küfür ve sapkınlığa atıf yapılır.
Kur'an'da tağut teriminin kullanıldığı ayetlere bakıldığında, şu temel mesajlar öne çıkmaktadır:
Nahl Suresi 36. Ayet: Her ümmete bir peygamber gönderildiği ve bu peygamberlerin temel amacının insanları tağuttan uzaklaştırarak sadece Allah'a kulluk etmelerini sağlamak olduğu belirtilir. Bu ayet, tağutun insanları sapkınlığa ve şirk koşmaya yönelten bir güç olduğunu vurgular.
Zümer Suresi 15-17. Ayetler: Bu ayetlerde, Allah’tan başkasına ibadet edenlerin hem kendilerini hem de etkiledikleri kişileri hüsrana sürükledikleri belirtilir. Allah’tan başkasına ibadet etmek, tağuta teslim olmanın bir göstergesidir ve bu, ebedî hüsrana götüren bir yoldur.
Bakara Suresi 256-257. Ayetler: Dinde zorlama olmadığı, ancak doğru yolun sapkınlıktan ayrıldığı vurgulanarak, tağutun reddedilmesinin ve Allah’a inanmanın insanları en sağlam kulpa bağlayacağı ifade edilir.
Bu ayetlerden yola çıkarak, Kur'an'da tağut kavramının Allah’tan uzaklaştıran her türlü otorite, güç ve varlık olarak tanımlandığı söylenebilir. Tağut, insanların Allah’a kulluk etmelerinin önündeki engel olarak kabul edilir.
İslam’da Tağut Yorumları
İslam âlimleri, tağut kavramını özellikle Allah’tan başka tapınılan varlıklar ve otoriteler için kullanmışlardır. Klasik tefsir kaynaklarında tağut, genellikle putlar, şeytan, sihirbazlar ve zalim otoritelerle ilişkilendirilmiştir.
Taberî ve İbn Kesîr gibi büyük müfessirler, tağut kelimesinin geçtiği ayetlerin tefsirinde, bu kavramı şirk, sapkınlık ve Allah’a karşı gelme olarak yorumlamışlardır. Özellikle Nisa Suresi 60. ayette geçen tağut, Allah’ın hükümlerine aykırı hareket eden zalim otoriteler ve düzenlerle ilişkilendirilmiştir. Bu bağlamda, tağutun sadece putlar ve şeytan değil, aynı zamanda İslam hukukuna aykırı olan her türlü sistem ve düzen olduğu ifade edilmiştir.
İmam Mâtürîdî de tağut kavramını geniş bir perspektifte ele alarak, Yahudilerin ve Hristiyanların sapkın inançlarının tağut kapsamına girdiğini belirtmiştir. Nisa Suresi 51. ayette yer alan "cibt" ve "tağut" kelimelerinin, Yahudilerin dinî liderleri olan Huyey b. Ahtab ve Kâ‘b b. Eşref’e işaret ettiği ifade edilir. Bu bağlamda, tağutun sadece putlarla sınırlı bir kavram olmadığı, sapkın sistemleri de içerdiği anlaşılmaktadır.
Tağut kelimesinin Tuğyan Kavramı ile Bağlantısı
Tuğyan, tağut kavramının türediği kök olan "ṭaġâ" fiilinden gelir ve sınırı aşma, azma, taşkınlık anlamlarında kullanılır. Kur'an'da Firavun’un azgınlığına atıf yapılan ayetlerde (örneğin, Taha Suresi 43. Ayet) tuğyan kavramı geçer ve bu kavram, zalim otoritelerin Allah’a isyan edip insanları saptıran tutumlarını ifade eder. Firavun, Kur'an’da en bariz tağut örneklerinden biri olarak gösterilmiştir.
Hadislerde Tağut Kavramı
Tağut terimi hadislerde de yer almakta ve genellikle putlar, şeytan ve batıl inanç sistemleri için kullanılmaktadır. Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde ve Tirmizî’nin Sünen’inde geçen hadislerde, tağutların üzerine yemin edilmesinin yasaklandığı belirtilmiştir. Câhiliye dönemi putlarına, özellikle Lât ve Uzzâ'ya yapılan atıflar, tağut kavramının putperestlikle olan ilişkisini pekiştirmektedir.
Hadislerde tağutun çoğul formu olan "tavâgīt" kelimesi de geçmektedir. Bu hadislerde tağutlar, putlar ve sahte ilahlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), tağutların ve putların üzerine yemin edilmesini men ederek, Müslümanların yalnızca Allah’a yönelmelerini istemiştir.
Modern Dönemde Tağut Kavramı
Modern dönemde tağut kavramı, özellikle siyasi ve sosyo-politik bir terim olarak yeniden canlanmıştır. 1979 İran İslam Devrimi sırasında Ayetullah Humeyni tarafından Batı emperyalizmi ve Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı bir slogan olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda, tağut, İslam karşıtı olarak görülen kişi, kurum, sistem ve ideolojilere yönelik bir eleştiri aracı haline gelmiştir.
Günümüz düşünürlerinden Abul A'la Mevdudi, tağut kavramını sadece Allah’a isyan eden değil, aynı zamanda iradesini aşan bir varlık olarak tanımlamıştır. Bu geniş kapsamlı tanım, tağutun modern siyasi ve toplumsal sistemlere karşı bir eleştiri aracı olarak kullanılmasına zemin hazırlamıştır.
Sonuç olarak Tağut
Tağut kavramı, İslamî terminolojide sınırı aşan, sapkınlık ve isyan içinde olan her türlü varlık ve otoriteyi ifade eder. Kur'an-ı Kerim'de sekiz defa geçen bu terim, özellikle şirk, küfür ve zulüm ile ilişkilendirilmiştir. Sünni İslam’da tağut, Allah’a isyan eden her türlü put, zalim otorite ve sapkın dinî liderler olarak tanımlanmıştır. Modern dönemde ise tağut kavramı, Batı emperyalizmi ve İslam karşıtı politikalarla ilişkilendirilerek sosyo-politik bir anlam kazanmıştır.